Operadaki Hayalet
Nasıl zaman geçiyor ve tam bir yıl gecikmiş bu yazım...Oluyor işte...
Geçtiğimiz yıl bu soğuk ve karlı günlerde New York'taydım, daha doğrusu New York City Manhattan'da. New York çok canlı, yirmidört saat yaşayan bir şehir. Mutlaka duymuşsunuzdur; Times Square Meydanı New York'un sanat kalbi gibi bütün şovların gösterildiği bir bölgedir. Daha önce farklı nedenlerle ziyaret ettiğim bu şehirdeki amacım bu kez bir Broadway şovu izlemekti. Ben de önceden planlayıp görmeyi istediğim bir müzikalden biletimi almıştım (Biletleri son anda şansa bırakmadan mutlaka önceden almanız gerekiyor). Gösteri başlamadan en az 15 dk. önce kapıda hazır olmak için erkenden otelimden ayrıldım. Hava oldukça soğuk, rüzgar yüzümü bıçak gibi kesiyordu. Zaten haberlerde bir kar fırtınasının geleceği hava durumunda sürekli bahsedildiğinden bu durum beni şaşırtmamıştı--bir sonraki yazımda kar fırtınasında neler yaşadımı anlatacağım.
Gösteri Broadway Majestic Theatre'da 25 yıldır oynanan bir klasik, bir müzikal: ''The Phantom Of The Opera - Operadaki Hayalet''. Konusu
Paris Operası'nda Chiristine, Eric (Hayalet) ve Raoul arasında geçen bir aşk hikayesidir. Daha doğrusu ''karşılıklı aşk, karşılıksız aşk, umutsuz aşk, saplantılı aşk'' olduğu için aşklar hikayesi de diyebiliriz. Ayrıca kıskançlık, ihtiras, nefret, acıma, korku temaları da var. Salon çok etkileyici. Fotoğraf çekilmesine izin verilmediğinden sadece oyundan önce bir kaç kare çekebildim. Sanatçıların buradaki fotoğrafları da sergilenen giriş bölümündendir. Gösteri, sahnenin olağanüstü fonksiyonları (ateşler, şamdanlar, yeraltından çıkan sular, nehirde sanatçıların kayıkla gezintisi, dev bir avizenin tavandan sahneye düşüşü), sanatçıların performansı, müzikler (Sir Andrew Lloyd Webber'a ait) beni çok etkiledi.
Paris Operası'nda Chiristine, Eric (Hayalet) ve Raoul arasında geçen bir aşk hikayesidir. Daha doğrusu ''karşılıklı aşk, karşılıksız aşk, umutsuz aşk, saplantılı aşk'' olduğu için aşklar hikayesi de diyebiliriz. Ayrıca kıskançlık, ihtiras, nefret, acıma, korku temaları da var. Salon çok etkileyici. Fotoğraf çekilmesine izin verilmediğinden sadece oyundan önce bir kaç kare çekebildim. Sanatçıların buradaki fotoğrafları da sergilenen giriş bölümündendir. Gösteri, sahnenin olağanüstü fonksiyonları (ateşler, şamdanlar, yeraltından çıkan sular, nehirde sanatçıların kayıkla gezintisi, dev bir avizenin tavandan sahneye düşüşü), sanatçıların performansı, müzikler (Sir Andrew Lloyd Webber'a ait) beni çok etkiledi.
Önümüzdeki günlerde Nisan ayında İstanbul'da ''The Phantom Of The Opera - Operadaki Hayalet'' müzikali sahnelenecek. Şimdiden planlarınızı yapın. Yakınınıza gelecek olan bu ünlü ve klasikleşmiş müzikali mutlaka ve mutlaka izleyin.
Çok beğendiğim ''Think of Me'' nin You Tube 'daki Sierra Boggess performansını izleyebilirsiniz.
Çok beğendiğim ''Think of Me'' nin You Tube 'daki Sierra Boggess performansını izleyebilirsiniz.
Sierra Boggess Think of Me Phantom of the Opera 25th Anniversary HD
Pırıl'cğm ben de bu müzikali Londra'da seyretmiştim. Hakikaten harika. Bilmem yolun Londra'ya düşerse muhakkak 'Bill Elliot'u' da izle. Çok güzeldi.
YanıtlaSilSenemcim bir fırsat yaratıp mutlaka izlemek isterim.
SilBir kaç yıl önce Bill Elliot'un filmini izlemiştim.
Müzikal tabiki çok farklı, canlı performans. İnşşşş kısmet olur.
Tavsiyene TŞK:))